Uluslararası Ahıska Türkleri Erzincan Sempozyumu Sonuç Raporu

FINAL REPORT OF INTRENATIONAL AHISKA TURKS SYMPOSIUM

Ahıska Türkleri, 19. Yüzyıldan günümüze kadar farklı coğrafyalarda çeşitli göç, savaş ve

sürgünleri yaşamaları nedeniyle özgün bir sosyal tarihe ve kolektif hafızaya sahip bir topluluktur.

Farklı siyasi coğrafyalarda yaşamlarını sürdürmeleri, göç ettikleri yerlerde kimliklerini ve

kültürel özelliklerini korumaları nedeniyle araştırmacıların ilgisini çekmiş ve bu nedenle Ahıska

Türkleri’ni konu edinen çalışmalar son yıllarda artmıştır. Bugün Ahıska Türkleri yaşadıkları farklı

ülkelerde tarihsel, filolojik sosyolojik, iktisadi, hukuksal ve politik boyutları olan çeşitli sorunlarla

uğraşarak yaşamlarını sürdürmektedir. 11-12-13 Mayıs 2017’de Erzincan Üniversitesi’nde

düzenlenen Uluslararası Ahıska Türkleri Sempozyumu’nun başlıca amacı Ahıska Türkleri

üzerine disiplinler arası bir perspektifle çalışan araştırmacıları bir araya getirmektir.

Uluslararası Erzincan Sempozyumuna 50 farklı üniversiteden 200’e yakın bilim adamı

katılmıştır. Hukuk Fakültesi yerleşkesinde düzenlenen sempozyumda 9 farklı alanda 25 ayrı

oturumda 131 bildiri sunumu yapılmıştır. Sunulan bildirilerin alanlarına göre dağılımı şu

şekildedir.

Alanlar Sunumu Yapılan Bildiri Sayısı

Dil ve Edebiyat 21

Dini Hayat 5

Eğitim 20

Kültür ve Turizm 14

Önemli Şahsiyetler 5

Medya ve İletişim 10

Siyaset Bilimi-Kamu Yönetimi-Hukuk 19

Sosyoloji 22

Tarih 15

TOPLAM 131

Sempozyum kapanışında yapılan değerlendirme toplantısı ile Sempozyum pek çok boyutu

ile değerlendirilmiştir. Değerlendirme toplantısı sonucu ortaya çıkan sonuçlar detaylı olarak tüm

katılımcılar ile paylaşılmıştır.

Değerlendirme toplantısı, Doç. Dr. Mücahit KAĞAN başkanlığında, Prof. Dr. Ayşegül

AYDINGÜN, Yrd Doç. Dr. Yusuf Ziya Keskin, Yrd. Doç. Dr. Zülküf AYRANGÖNÜL, Yrd.

Doç. Dr. Murat ARPACI, Prof. Dr. Hayri Erten, Yrd. Doç .Dr. Fatih Orhan ve Yrd. Doç. Dr.

Adem Can’ın katılımlarıyla yapılmıştır.

Doç. Dr. Mücahit KAĞAN:

Sayın rektör vekilim, değerli misafirler… Erzincan’ımıza gerek yurt içinden gerekse yurt

dışından katılan değerli katılımcılar, bugün Uluslararası Ahıska Türkleri Sempozyumunun ikinci

günündeyiz ve bu saatte bir değerlendirme toplantısı yapmak üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu

sempozyumun gerçekleştirilmesinde Erzincan Üniversitesi ile DATÜB ortaklaşa bir etkinlik

düzenledi ve her iki kuruma da teşekkür ederek konuşmama devam etmek istiyorum.

Gerçekleştirilen sempozyumda alan olarak kamu, siyaset ve hukuk alanında 19 tane, dil ve

edebiyat alanında 21adet, kültür ve turizm alanında 15 adet, tarih alanında 15, sosyoloji alnında

22 adet, eğitim alanında 20 adet, medya iletişim ile ilgili 10 adet, önemli şahsiyetler ile alakalı 5

adet, dinî hayat ile ilgili 5 adet olmak üzere toplam 131bildiri sunulmuştur. Bildiri sahibi olarak

178 kişi Erzincan ilinden 74 kişi Erzincan dışından 104 adet ve bu 104 adetin 14 tanesi de yurt

dışından katılımda bulunmuştur. Ayrıca DATÜB misafir olarak katılımcısı olarak 89 kişi de

yurtdışından katılımda bulunmuştur. Tekrar bu sempozyumun düzenlenmesinde emeği olan

herkese teşekkür ederek değerlendirmeler için ilk olarak sözü Prof. Dr. Ayşegül AYDINGÜN

hocama bırakıyorum.

Prof. Dr. Ayşegül AYDINGÜN:

Öncelikle bu sempozyumu düzenleyen, emeği geçen herkese samimiyetle teşekkür etmek

istiyorum. Sayın Rektöre, Prof. Dr. Adem Başıbüyük’e ve emeği geçen herkese çok teşekkür

ederim. Bu sempozyumun Ahıska Türkleri konusunun tanıtımına yapılan önemli bir hizmet

olduğunu düşünüyorum. Burada Ahıska Türkleri üzerine çalışan birçok genç meslektaşımın

olduğunu gördüm ve bundan büyük bir mutluluk duydum. Genç arkadaşları Ahıska Türkleri

konusunda çalışmaya teşvik etmiş bu sempozyumun Türkiye’de Ahıska Türkleri üzerine yapılan

akademik çalışmaların artmasına katkı sunacağı açıktır. Öte yandan, bu sempozyumda bazı

zorluklar da yaşandı, çünkü bilimsel verilerin, bilimsel bulguların paylaşılması, bazen konuya

duygusal olarak yaklaşanların tepkilerine yol açtı. Bu bağlamda belirtmek isterim ki bilimsel

bulgular yaygın olarak bilinenlerle, yaygın kanaatlerle çelişebilir ve dolayısıyla rahatsız edici

olabilir. Akademik bir ortamda esas olan bilimsel bulgulardır. Son olarak belirtmek istediğim,

Ahıska Türklerinin Üzümlü’ye yerleştirilmesinin doğru bir karar olduğudur. Üzümlü’nün

ülkemiz için de iyi bir model olacağı kanaatindeyim. Ancak Ahıska Türklerinin Üzümlü’ye

yerleştirilmeleri Erzincan’ı doğrudan etkileyen bir konudur. Ahıska Türklerinin yerleştirildikleri

yerlerde bazı sorunların yaşanması doğaldır ve bunların dile getirilmemesi sorunları ortadan

kaldırmaz, sorunların var olduğu gerçeğini de değiştirmez ve dolayısıyla önemli hatalar

yapılmasına neden olur. Söz konusu sorunların sosyolojik olarak, bilimsel bir bakış açısıyla

araştırılması, araştırma sonuçlarının yetkililerle paylaşılarak çözümler aranması son derece

önemlidir.

Yrd. Doç. Dr. Yusuf Ziya KESKİN:

Tarih alanındaki bildirilerin değerlendirmesi için söz alarak şunları söyledi: Bu iki günlük

sempozyum sırasında verimli bir çalışma yürüttüğümüze inanıyorum. Akademik alanda önemli

bulguların elde edildiği bir etkinlik olduğunu düşünüyorum. Akademik anlamda, özellikle tarih

alanında, Ahıska Türklerinin tarihine yönelik ilginin artması yönünde, yüksek lisans ve doktora

çalışmalarının ön plana çıkarılması konusunda hemfikir olacağımıza eminim. Diğer önemli bir

nokta Ahıska Türkleri çok farklı coğrafik noktalara dağılmış durumdadır. Dolayısıyla Ahıska

Türklerinin tarihini incelerken tek dil ve tek bölge ile tarihsel bilgi ortaya koymak pek mümkün

olmayacaktır. Dolayısıyla tarih alanında biz araştırıcılara düşen yükün bu dağılan coğrafyada

yaşayan Ahıska Türklerine düştüğünü düşünüyorum. Ahıska Türklerinin birçok dil zenginliğine

sahip olduklarını gördüm. Ahıska Türkleri tarihi araştırmalarında arşiv vesikalarına ulaşılması ve

arşiv vesikalarının ortaya çıkarılmasında bu dil zenginliği önemli bir husustur. Ayrıca akademik

düzeyde üretilen bilgileri kamuoyuna sunabilmek, duyarlılık oluşturabilmek ve uluslararası

kamuoyunda bir baskı unsuru oluşturmak ayrı bir maharettir. Üretilen akademik bilginin toplum

bazında etkin kullanımı için görsel sanatların, medya ve iletişimin kullanılması önemlidir. Benim

çalışmalarımda gördüğüm Erzincan’a yerleştirilen Ahıska Türkleri içerisinde 1944 olaylarını

bizzat yaşamış 7 kişi vardır. Akademisyenlerimiz vakit geçirmeden bu insanların bilgilerinden

yararlanarak ve bu bilgileri arşiv bilgileri ile örtüştürerek çok başarılı çalışmalar ortaya

koymalıdır. Son olarak bu süreç içerisinde en fazla ilgimi çeken husus Ahıska Türkleri ifadesidir.

Bu ifadeyi kullanarak sanki farklı bir olgu algılandığı hissine kapıldık. Bunu için Ahıska Türkleri

yerine Ahıska Bölgesi Türkleri diye ifadede bulunursak daha iyi olacağını düşünüyorum. Tekrar

tüm akademisyenlere, misafirlere ve emeği geçenlere teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Yrd. Doç. Dr. Zülküf AYRANGÖNÜL:

İktisadi anlamda biraz sempozyuma değinmek istiyorum. Üzümlü ilçesine yerleşen

Ahıskalı kardeşlerimizle çok fazla görüşmelerimiz oldu. Birçok alanda sorunlar olsa da, bunlar

konuşulsa da, iktisadi alanda pek fazla bir bildiri ortaya konulmamıştır. Üzümlü’ye yerleştirilen

kardeşlerimizin var olan potansiyellerini ortaya çıkarabilecek bir güç gerekmektedir. Özellikle

dezavantaj olarak gördüğümüz ama avantaja çevirebileceğimiz yönleri bulunmaktadır. Örneğin,

birkaç dil bilmeleri, tarım ve hayvancılık alanında çok başarılı olmaları bu avantajlardandır. Bu

yönlerini özellikle ön plana çıkarmak gerekmektedir. Kısa vadede şu an yaşadıkları sorunları

ortaya çıkarmak faydalı olabilir belki, ama uzun vadede yaşanacak sorunların tespiti ve düzenli,

sistemli bir istihdamın oluşması gerekmektedir. Özellikle turizm potansiyeli olan illerimizde,

Akdeniz bölgesinde iskân edilebilmesi ve istihdama işgücüne katılım sağlanabilir. Bu konular

sempozyumumuzda pek konuşulmamıştır. En azından, değerlendirme bölümünde de olsa, bunun

dile getirilmesi bir avantajdır. Hepinize teşekkür ediyorum.

Yrd. Doç. Dr. Murat ARPACI:

Sosyoloji alanında değerlendirme yapmak üzere şunları söyledi: Sempozyuma ilgi gösteren

herkese teşekkür ederim. Erzincan Üniversitesi sosyoloji bölümünde görev yapmaktayım. Bölüm

olarak yeni açıldık. Bölümü açarken ve bölümün temel prensiplerini belirlerken bir şekilde

müdahil bir sosyoloji bölümü olması gerektiğini düşündük. Yani bu bölümün yaşadığı kentteki

sosyal sorunlara ilgi gösteren, kamu politikalarını bu konuda etkilemeye hevesli bir bölüm

olmasını düşünüyoruz. Müdahil olmamız gereken konular başında da Ahıska Türkleri

gelmektedir. Ahıska Türkleri ile çok yakından ilgilenmekteyiz. Elde edilen sonuç ve bulgular ile

sorunlara bir reçete sunmaya çalışmaktayız. Sempozyumda sosyoloji ile ilgili oturumlara

baktığımızda özellikle göç ve kimlik konularında bir ağırlığın olduğunu görüyoruz ki bu çok

normaldir. Alan aslında sosyolojide yeni bir alan ve bu çalışmaların bu yönde olması da doğaldır.

Çeşitlenmesi gereken alanların başında kadınlarla ilgili çalışmalar ve ayrıca çocuklar ile ilgili

çalışmalar bulunmaktadır. Eksik çalışmalar başında yaşlılık çalışmaları gelmektedir. Ahıskalı

kardeşlerimizin arasında tüm sürgünleri yaşamış olanlar var. Bu yurttaşların olanları anlatacak

tarihsel ve sosyolojik çalışmalara konu olması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca toplumsal

hafızaya sahip çalışma eksikliğinin oluğunu ve şiddet ile ilgili çalışmaların da eksik olduğunu

gözlemledik. Çünkü yurttaşlarımızın çoğunun fiilî şiddete de maruz kaldığı bilinmektedir. Sosyal

travmaların çözümünde bu şiddet çalışmaları çok önemlidir. Sosyolojik olarak bu sempozyum

bizim için çok faydalı olmuştur. Çalışmalara devam edeceğiz. Çıkan bulgu ve sonuçları kamuoyu

ve yetkilerle paylaşarak müdahil olmaya da devam edeceğiz. Teşekkür ediyorum.

Yrd. Doç. Dr. Fatih ORHAN:

Bu sempozyum Ahıska Türkleri ile ilgili bugüne kadar yapılmış en kapsamlı çalışma

olması ile dikkat çekiyor. 139 bildiri başvurusunun bulunması ve bunun da hemen hemen hepsinin

burada sunulması katılımın yüksek oranda olduğunu göstermektedir.

Kıbrıs’ı da sayarsak, Ahıskalı Türklerin 10 ülkeye dağıldığını görmekteyiz. Alınan

bilgilere göre sempozyumumuza ABD’den 3, Kazakistan’dan 38, Gürcistan’dan 3,

Kırgizistan’dan 8, Azerbaycan’dan 10, Ukrayna’dan 4 ve Rusya’dan 8 kişi gelmiştir. Bu da farklı

ülkelerde bulunan Ahıska Türklerinin birbirleriyle ilgili olarak burada buluşması ve kaynaşması

bakımından oldukça önemlidir. Genel anlamdaki bu değerlendirmeden sonra kültür ve turizm

alanında değerlendirmelerde bulunmak istiyorum. Kültür alanında çok sayıda bildiri

bulunmaktadır. Bu alanda yapılan sunumlarda hem bizlerin hem de diğer ülkelere yerleşen Ahıska

Türklerinin aynı kültüre sahip olduğu görülmüştür. Turizm alanında ise özellikle hüzün yani Dark

Turizm alanında sunumlar göze çarpmıştır. Çanakkale bölgesinde olduğu gibi, ülkemizde yer

alan Ahıska Türklerinin de anavatanlarının acı turizmi yönünden açılımının sağlanmasının faydalı

olacağı yönünde görüşler iletilmiştir. Ben de bu durumun faydalı olacağı kanaatindeyim. Herkese

teşekkür ediyorum.

Prof. Dr. Hayri ERTEN:

Değerlendirmelerde bulunmak üzere söz alarak şu tespitlerde bulundu: Erzincan

Üniversitesinin ve DATÜB’ün böyle bir sempozyumu düzenledikleri için tebriki hak ettiklerine

inanıyor ve teşekkür ediyorum. Bu sempozyum, yanılmıyorsam Türkiye’de bu konuda

düzenlenen ikinci sempozyum.

2002 yılında onlar ile tanıştığımda kardeşlerim bana “Hocam biz çok sürgünde yaşadık,

haklarımız gasbedildi ve hâlâ da gasbediliyor. Ne olur seslerimizi duyurun.” dedi. Bugün

görüyorum ki onların sesleri duyulmaya ve sorunlarıyla ilgilenilmeye başlandı. Bunda

Türkiye’nin çok payı var. Bu durumu Ahıska Türklerinin kendilerinin de fark ettiklerini

biliyorum. Dinî alanda 5 tebliğ sunulmuştur. Bu sayının yeterli olmadığı konusunda hemfikir

olduğumuza eminim. Sunulan tebliğlere bakıldığında Ahıska Türklerinin kültürlerine ve dinî

hayatlarına bağlı kaldıkları görülmektedir. Yıllar sonra Adem Dölek hocamız da Üzümlü’de

yaşayan Ahıska Türkleri ile ilgili yaptığı çalışmalarında aynı fikirde buluştuğumuzu belirtmiştir.

Acaba bu insanlar vatanlarından bu kadar uzak yaşamalarına rağmen dinî hayatlarına, örf ve

adetlerine nasıl bağlı kalarak yaşamışlardır. Ahıska Türkleri, azınlık psikolojisinin de etkisiyle

içe kapanarak, aile yapılarına fazla yabancı karıştırmayarak ve esas önemlisi dinî merasimlerine

bağlı kalarak hem dinî bilgilerini hem de dinî adetlerini yeni nesillere aktarmışlardır. Örneğin

cenaze namazlarını kılmaktan vazgeçmemişler, sünnet merasimlerini devam ettirmişlerdir. Cuma

namazlarını nöbetleşe her hafta farklı bir evde kılmışlardır. Bunlar dinî hayatlarına nasıl sahip

çıktıklarını göstermektedir. Elbette kırılmalar yaşamışlar ve fedakârlıklar yapmışlardır. Tekrar

Erzincan Üniversitesine ve DATÜB’e böyle bir sempozyum düzenledikleri için teşekkür

ediyorum.

Yrd. Doç. Dr. Adem CAN:

Dil Edebiyat alanındaki bildirilere ilişkin değerlendirmelerde bulunmadan önce böyle bir

sempozyuma katkı sağlayan herkesi kutlayarak şu değerlendirmeleri yaptı: Bu tür faaliyetleri

faydalı buluyorum ve bu faaliyetlerin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Burada biraz

niteliği değerlendirelim, biraz da öz eleştiride bulunalım. Ahıska bölgesi Türkiye’nin uzağında

bir yer değil aslında; Türkiye’nin bir parçasıdır. Ahıska bölgesini bilmiyorsak modern Türkiye’yi

de bilmiyoruz demektir. Ahıska Bölgesini Asya coğrafyasına hâkim olan Rusya yıllarca

yönetmiştir. Bu konuda veya bu konuya benzer konularda bilim insanlarının yetişmesi

gerekmektedir. Siyasî düzeyde çözüm beklemek yanlış veya eksiktir. Siyasî anlamda çözümde,

siyasetçi, önüne konulan bilgiyle çözüm aramaya çalışır. Ahıska coğrafyası belirli iken sadece

Erzincan’daki Ahıskalı Türkleri konuşmak konuyu eksik ele almak demektir. Ortak dildeki konu

Vatanım Vatanıma Dönüş konularıdır. Siz bu dile kulak vermezseniz yine mesele eksik anlaşılmış

olacaktır. Buradaki misyon bir Ahıska coğrafyası var ve biz bu Ahıska coğrafyasından

vazgeçmedik demektir. Halk bilimci gidecek saha çalışmalarını yapacak, tarihçilerimiz gidecek

bu çalışmaları devam ettirecek. Büyük zenginlikler içerisinde sunuldu bildiriler.

Tekrar hep hepinize teşekkür eder, saygılar sunarım.